Daha fazla bilgi üretimi, daha fazla dayanışma için...
Baran Gürsel: "Göçmenlikle/göçmenlerle ilişkili olarak yaşanan kayıtsızlık, yabancılık, garipseme, nefret ve öfke sadece dışarıdaki başka insanlara yönelik değildir. Bu türden “duygular” aynı zamanda kendi göçmenliğimizle, “göçmenliğe benzer” deneyimlerimizle kurduğumuz ve kuramadığımız ilişkilerin ifadelerdir. Bunlar, göçmenlerle yaşanan karşılaşmalarda, “göçmenliğe benzer” deneyimlerimizin bize fazlasıyla yakıcı ve taşınamaz gelmesiyle alakalı olabilir. Özellikle örneğin göçmenlere yönelik nefret ve öfke ifadeleri ve eylemleri, güçsüzlük hissini tersine çeviren “gücü yeniden kazanma” hayalleri üzerine oturur. Bugün olduğu gibi, toplumsal baskı ve “ekonomik sıkıntıların” bu türden ruhsal deneyimleri (güçsüzlük, kontrolsüzlük, yoksunluk…) daha yakıcı hale getirdiği durumlarda devletin ve sermayenin de işe koşmak istediği -ruhsal krizlere dönüşmüş düzen krizini konuşulmaz tutarak, yani bir yandan onun işlenmesini engelleyerek- bu “ezilmişliğin” karşısında “gücü yeniden kazanma” arzusudur. Onların topluma çağrısı bu yüzden “birlikte güçlü/zorba olmaya” yöneliktir."